18 Eylül 2012 Salı

Annelerin Havuçlu Cevizli Kek'i








Yeni bir kalori bombası ile karşınızdayım efendim.
Bu arada hemen uyarıyorum o süt paketi oraya yanlışlıkla gelip yerleşti çünkü bu kek tarifinde süt bulunmamakta....
Birde ben bu işi çok sevdim, senelerdir elimde fotoğraf makinesi çoluk çocuğun peşinde koşup nazlarını çekiyorum hiç gerek yokmuş, bu cansız nesneler ben ne istersem yapıyo, nasıl istersem öyle duruyolar, naz yok, itiraz yok.....
Ayr
ıca o coco pops kutusunda da un var sakın ha yanılmayasınız......

Malzemeler:

4 adet yumurta
2 su bardağı toz şeker
1 su bardağı sıvı yağ
4 adet orta boy havuç
1,5 su bardağı ceviz içi veya fındık içi
1 paket vanilya
1 tatlı kaşığı tarçın
2 su bardağı un
1 paket kabartma tozu

Malzemelerimizi hazırladık, besmele çekip başlıyoruz inşaallah......
Unutmadan eğer kekinizi yaparken üzerine ettehiyatü duasını okursanız 20 kişilik kek 40 kişiyede yetebilir.......



Kekimiz aslen, havuçlu pastamızın keki fakat kremasız da gayet muhteşem oluyor kendisi, arzu ederseniz yan taraftaki malzemelerden kremasını yapıp keki soğuduktan sonra ikiye bölüp ortasına ve üzerine krema koymak sureti ile  pastaya çevirebilirsiniz...:)


4 adet yumurta........


Ve 2 su bardağı toz şekeri......


 Bir araya getiriyoruz.....  




Mikser veya çırpıcı ile bir güzel çırpıyoruz......
notus:
Eğer yumurtalar oda sıcaklığında iseler şeker daha çabuk erir sonuç daha güzel olur.....




Yumurta ve şeker köpürene kadar çırpalım, arada bırakıp havuçları soyabilir, diğer malzemeleri hazırlayabilirsiniz hem zamandan tasarruf ederiz hem şekerimiz yumurtanın içinde erimiş olur.......



4 adet orta boy veya benimkiler gibi 3 adet büyük ve
tombul havuç yeterli.......
Her ne kadar burada büyük ve tombul görünmüyolarsada öyleydiler......... Allah Allah.... Enteresan!.... Bu makine, benim ince ve narin ellerimi tombul toparlak gösteriyorda neden bu havuçlar niye öyle çıkmadılar aceba!.........neyse!......



Havuçlarımızı güzelce, (anneciğimin deyimi ile "ovala olari" ) şeklinde temizce yıkayıp soyduktan sonra rendenin ince tarafında rendeden geçirelim......



Havuçlarımız hazır, bu kek tarifinde havuç yeterli sıvıyı sağladığından süt bulunmamakta.......



Ve bekleyen şekerli yumurta karışımımıza geri dönelim.....



Çırpmaya devam edelim....



Sıvı yağımızı......




İlave edelim.........



Karıştıralım, çırpalım......



Ceviz içimizi hazırlayalım çok inceltmeyelim dişe gelsin, daha güzel, daha güzel, daha güzel olsun........



Kek hamurumuza ceviz içi ve rendelenmiş havuçlarımızı ilave edelim........



Sakin bir şekilde sevgimizi, huzurumuzu, mutluluğumuzu ve diğer bütün güzel iç duygularımızıda katarak karıştırmaya devam edelim........



Vanilya ve tarçınımızı....



İlave ediyoruz........



Mutlu mesut karıştırıyoruz..........
Unutmayın, mutfaklarımız biz hanımlar için bir terapi merkezi.......



Yardımcım.........



Kabartma tozumuz ve 2 su bardağı unumuzu.....



Ekliyoruz......



Karıştırıyoruz önce yavaş sonra hızlı.....
Sebep?...
Unlar havalanıp ciğerlerimize kaçabilir, bronşit olabiliriz!!!....


Karıştırıyoruz.......



Evet hepsi birbiri ile hemhal oldu, sevgi, birlik ve beraberlik içindeler........



Kalıbımızı yağladık.....



Unladık......
Un'un fazlasını tavukların yiyecek kabına döktük......




Hamurumuzu kalıbımıza döküyoruz....



Yardım ediiiiiiin hem döküp hem resim çekmek çok zor oluyo.......



Başardım.......Döktüm....
Şimdi, soğuk fırını 170 dereceye ayarlayıp içine atalım.....
Fırına göre farklılık gösterebilir, benim fırında 40 - 45 dakikada pişiyo, siz sağlama alın 35. dakikadan sonra kontrol altında tutun.......

Kek kabartma tüyosları:
Başında iken gürültü yapmayın, dakka başı fırının kapağını açmayın.......




Fırından çıkan kekimizi kalıptan çıkarmak için 5 ila 10 dakika bekleyelim acele etmeyelim.......



5 - 10 dakika bekleyip kalıptan çıkardığımız kekimizin üzerine pudra şekeri serpelim, bu arada ev püfür püfür tarçın kokacaktır, ev halkı sıra ile mutfağa gelip keke sulanacaktır fakat siz kekinizin iyice soğumadan kesilemeyeceği, sıcak sıcak kek yenmeyeceği, kesmeye kalkarlarsa kekin parçalanacağı gibi çeşitli iddialarda bulunarak içinizdeki küçük sadisti mutlu edebilirsiniz..................
Afiyet olsun....:)):):)):):):)

















5 Eylül 2012 Çarşamba




Güzel bir hikaye ile "merhaba" diyeyim bu gün  bloğuma dedim..


KAHVE TİRYAKİLERİ DER Kİ

(KARAMSAR VE İYİMSER BAKIŞ AÇISI)

Bir zamanlar,
her şeyden sürekli şikayet eden, her gün hayatının ne kadar berbat
olduğundan yakınan bir kız vardı.
 Hayat ona göre, çok kötüydü ve sürekli
savaşmaktan, mücadele etmekten yorulmuştu.
 Bir problemi çözer çözmez, bir yenisi çıkıyordu karşısına.
Genc kızın bu yakınmaları karşısında , mesleği
aşçılık olan babası ona bir hayat dersi vermeye niyetlendi.
Bir gün onu mutfğa götürdü.
 Üc ayrı cezveyi suyla doldurdu ve ateşin üzerine koydu.
Cezvelerdeki sular kaynamaya başlayınca, bir cezveye bir patates,
diğerine bir yumurta, sonuncusuna da kahve çekirdeklerini koydu.

Daha sonra kızına tek kelime etmeden, beklemeye başladı.
Kızı da hiçbir şey anlamadığı bu faaliyeti seyrediyor ve sonunda
karşılasacağı şeyi görmeyi bekliyordu.
 Ama o kadar sabırsızdı ki, sızlanmaya ve daha ne kadar bekleyeceklerini sormaya başladı.
 Babası onun bu ısrarlı sorularına cevap vermedi.

Yirmi dakika sonra, adam, cezvelerin altındaki ateşi kapattı.
 Birinci cezveden patatesi çıkardı ve bir tabağa koydu.
İkincisinden yumurtayı çıkardı, onu da bir tabağa koydu.
 Daha sonra son cezvedeki kahveyi bir fincana boşalttı.

 Kızına dönerek sordu:
-Ne görüyorsun
- Patates, yumurta ve kahve diye alaylı bir cevap verdi kızı.
- Daha yakından bak bir de!  dedi baba, patatese dokun.
 Kız denileni yaptı ve patatesin yumuşamış olduğunu söyledi.
- Aynı şekilde yumurtayı da incele.
 Kız, kabuğunu soyduğu yumurtanın katılaştığını gördü.
 En sonunda, kızının kahveden bir yudum almasını söyledi.

 Söylenileni yapan kızın yüzünde, kahvenin nefis tadıyla bir gülümseme yayıldı.
Ama yine de bütün bunlardan bir şey anlamamıştı:
-Bütün bunlar ne anlama geliyor baba ?

Babası, patatesin de, yumurtanın da, kahve çekirdeklerinin de aynı sıkıntıyı
yaşadıklarını,  yani kaynar suyun içinde kaldıklarını anlattı.
 Ama her biri bu sıkıntı karşısında farklı tepkiler vermişlerdi.
Patates daha önce sert, güçlü ve tavizsiz görünürken,
kaynar suyun içine girince yumuşamış ve güçten düşmüştü.
 Yumurta ise  çok kırılgandı; dışındaki ince kabuğun içindeki sıvıyı koruyordu.
Ama  kaynar suda kalınca, yumurtanın içi sertleşmiş, katılaşmıştı.

Ancak, kahve çekirdekleri bambaşkaydı. Kaynar suyun içinde
kalınca, kendileri değiştiği gibi suyu da değiştirmişlerdi ve ortaya
tamamen yeni bir şey çıkmıştı.

"Sen hangisisin?"  diye sordu kızına.
" Bir sıkıntı kapını çaldığı anda nasıl tepki vereceksin ?
Patates gibi yumuşayıp ezilecek misin?
Yumurta gibi, kalbini mi katılaştıracaksın?
Yoksa, kahve çekirdekleri gibi, başina gelen her olayın duygularını
 olgunlaştırmasına ve hayatına ayrı bir tat katmasına izin mi vereceksin?"


(alıntı)
felsefe diyarından hikmet yurduna BİLGELİK HİKAYELERİ      hazırlayan: CEVDET KILIÇ

4 Eylül 2012 Salı

Keten Pardesü

Ve uzun bir hazırlık aşamasından (defalarca blog ismi değiştirmece, ayarları kurcalamaca, sayfayı tekrar tekrar şekillendirip bozmaca) sonra ilk paylaşımımı yapmaya geldi sıra nihayet.

Paylaşmak istediğim ilk elişi birazcık yarım olacak çünkü kalıp çıkarma ve biçki aşamasını resimleyemedim birde henüz bitmediği için tam bir paylaşım olmayacak gibi geliyor bana neyse lafı uzatmadan başlayayım....


Lacivert keten kumaştan bir pardesü dikmek istedim kendime, model burda dergisinin 2011 ilkbahar yaz  büyük  beden ekinden 402 nolu trençkot




Bedeni çalışmak kolaydı fakat şu tela yapıştırma işi epey bir oyaladı beni ama zorda olsa bitti, artık bu parçaları birbirine ekleyip ilik ve düğme olayını halledip pardesümü giyebilirsem şanslı sayacağım kendimi, ne zaman başına oturmaya kalksam bir engel çıkıyo, kış gelmeden giyebilseydim bari....






Pardesünün boyunu dergideki gibi  çalıştım bu boy pardesü hiç kullanmamıştım bakalım nasıl olacak..;P